Üvey sevgilerden kaçtım bu gece…
Sahte dostluklardan, özensiz sevgilerden de uzaklaşmalıydım.
Aslında uzun zamandır geri çekiyorum kendimi ama içimdeki o melek hep güzellikleri gösteriyor bana ve yumuşuyorum. Faydalanmak isteyenlerin bile kalbine doğrulukları ekmeye çalışmakla geçiyor ömrüm. İnsan olmak demiştik her seferinde, insan görüntüsünde olmak yada ağzında insanlığı sakız yapanlardan olmak değil. Kaçtığım; dostlarım, sevdiğim erkek, iş ortaklarım, ve yüzünde maske takıp gezenler, sizler, hepiniz…
Kimisi gerçekten insan olmanın kurallarını iyi biliyor ve çok güzel oynuyor, kimisi biliyor ama uygulamaya gelince beceriksizleşiyor, kimisi umursamıyor bile… Ha içlerinde bu işi lâyıkıyla yapanlar yok mu, var tabi ki onlara sözüm yok, onlar kendini bilen insanlar.
Canın acıdığında hıçkırıklara boğulursun ama anlamaz karşındaki ve sana garip bir gözle bakar “ neler oluyor canım, şimdi niye ağlıyorsun” der. Yüzüne bakarsınız ve birden yine gömülürsünüz hıçkırıklara. Anlamamıştır sizi ve en acısı anlamak için çaba bile göstermemiştir. Sizi suçlamıştır kuruntu yaptığınızı düşünerek. Gereksiz yere dert edindiğinizi düşünür, çünkü ruhunuza inemez, aslında eline verdiğiniz anahtarla kalbinizi açmasını başaramaz.
Sorun kimin ne yaptığı değil kimin neyi yapamadığı nerde eksik kaldığıdır. Dost diye kucak açtığın ama sadece sen selam verince selamını alanlar olmamalıdır. Sen aramadığında seni merak etmeli ve bir telefon açmalı, gelebilirse yanına gelmeli, uğramalı ruhuna. Hayatındaki değişimlerde senin yanında olmalıdır. Seninle gülmeli seninle ağlamalıdır. Ne kadar klasik sözler değil mi ama ne kadar doğru ne kadar anlamlı. Senin canın yandığında o da içinde hissetmeli ve seninle birlikte olmak için çaba harcamalıdır. Ya sevdiğin adam, seni her şeyin üstünde tutmalı, her şeyin önüne geçirmeli, her an seninle olabilmek için çaba göstermeli, riskleri göze alabilmeli, ağzını açmadan senin bakışlarından ne demek istediğini algılayabilmeli. Üzerine titremeli değer vermeli, sözle değil davranışları ile de belli etmeli. Nerede o kadar duyarlı sevgililer. Ya işine gelmez seni anlamak ya da kafası dağınıktır. Sen ağlıyorum dersin “bir dakika bekle” der. İki kat çıldırırsın çünkü tam tersi konumda olsalar üstüne gidip sakinleştiren, ellerinin tutup sarmalayan, ruhunu okşayan taraf hep biz oluruz. Çünkü yüreğimiz dayanmaz, kıyamayız. Onlar öksürünce sizin ciğeriniz acır, üzülünce sizin içiniz parçalanır. Var mı acaba sizin gibisi…
Yaptıklarının arkasında duranları çok severim. Hatasını kabul edenleri ve en kısa zamanda özür dileyebilenlere de bayılırım. Ama karşına gelip de “ ben ne yaptım ki şimdi” diyenlerdenseniz lütfen uzak durun benden. Bir tatlı söze kurban olanlardansanız doğru yerdesiniz, sevgisini size sınırsız akıtan ve riyasız gösteren bana eğer inanıyorsanız kalbimde yeriniz hazır. Üzerinizde yalan hırkası olmadan gelin, kapım açık hepinize. Tertemiz hislerle anlatalım, dosdoğru sohbetler edelim.
Son olarak da birbirimizi kırmaktan hep korkalım. Özen gösterelim özellikle en yakınımızdakilere ve en çok değer verdiklerimize… Doğru kelimeleri kullanmak için çaba gösterelim, düşünmeden konuşmayalım ve hemen kırılıverecek kanatları olduğunu unutmayalım.
Sevgi bir su damlası kadar kısa görünse de onun kadar hayat vericidir. Su gibi geçen zamana…
Z/S_
21 Şubat 2008 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Daha yazının ilk cümlesine yenildim ve tanrılar şahittir ki kalanını okumayacağım . Bu kadar tokat yeter bu gece bana.. Kaleminize sağlık .
Yorum Gönder