8 Kasım 2010 Pazartesi

Her günümüz bir macera


Yine bir macera daha sonlandı ailemizde.

Geçtiğimiz günlerde annemin evinde banyodaki küvette bir arıza oldu, ortasından çatladı ve değişmesi gerekti. Gel gelelim kim değiştirecekti. Onca ısrarlarıma rağmen annem bizim küveti balyozla kırıp, altına da fayans döşememize onay vermedi, ona göre biz yorulmamalıydık, başka yerlerden kısıp bu iş için usta tutulmalıydı. Uzun uğraşlar sonucunda eve gelen ustalar arasından birine karar verdik, karar verdik vermesine de sanırım usta bize karar verememiş. Adamcağızın sürekli bir işi çıktı ve gelmesi gereken günden 4 gün sonrasına kadar gelemedi, malum işleri ve bahaneleri çoktu. Arabasının arızasıda çabası. Birde işsizlik var deriz ama iş var usta yetişemiyor.

Başka bir usta bulmak için hemen kolları sıvadık, ilki bize 5 gün kaybettirdikten sonra daha fazla vakit kaybedemezdik malum banyo kullanılamaz durumda idi. En son birde içine çökmüştü. Ustanın yenisini bulduk , bulduk ama hay bulmaz olaydık, bir ukala bir kendini beğenmiş ki sanırsınız çok ünlü heykeltraş. Ne söyleseniz bir cevap, ne sorsanız bir suratsız, gözlerde lanetteyin bir bakış. Elimden alamayacaklar adamı biraz daha bu tavrına devam ederse, farkında değil.

Ertesi sabah geldi başlayacak işe, demez mi "çuval lazım molozları taşımak için gidin alın gelin". Nasıl yani çuvalıda mı biz alacaktık. Ya sabır çekiyorum ama sanırım sesli çekmişim ki aramızda elektirik negatifleşti. Çuval krizi çözümlendi bu seferde "bunları kim taşıyacak" demez mi, neymiş araba lazım mış, nakliye şu kadarmış vs vs. koptuğumu hatırlıyorum gerisi silik hafızamda.

Annemiz rahatsız olduğundan kardeşlerden hangimiz o an müsaitsek yardıma koşuyoruz her evlat gibi. Ama bu gelişmeler sonunda hepimiz çok gerildik, sıçradım sıçrayacağım adama, zaten kendi işlerim başımdan aşkın. 2 metrekarelik yer için fayans ve malzemeleri aldık, mağaza sahibi "ben yollarım malzemeleri depodan getirteyim" dedi ve bizi evimize güzelce yolcu etti.

Ama aradan saatler geçmesine rağmen fayanslar ve malzemeler gelmedi, usta da kaçtı "yarın sabah gelirim" diye. Ve bir telefon; malzemelerin geleceği araç trafikten çekilmiş içinde bizim fayanslar, ve otoparka o geceleyecek bizim güzel pembecik fayanslarımız. Nasıl bir şansdır bilmem ama o gecede devam etti evde inşaat dağınıklığı..

Ertesi sabah gelmiş bizim usta müsvettesi ve 30 dk da sözde fayansları döşemiş ve gitmiş. İlk gün 45 dk ikinci gün 30 dk ve oh ne güzel kazanç, ama gelin görün ki yaptığı iş berbat. Geldiğimde zaten şok yaşadım, ben çok daha güzel yapardım diye. Duvardaki fayansların derzleri eskimiş ve yapması için rica etmiş annem ama adam ona da bir cevap verip duvarları yapmadan almış parasını kaçmış.

Ve baktık ki su için gider yeri yapmamış, onada sorunca yok şöyle olmaz böyle olur derken bunaltmış kadını ve annemde içinden " hadi yap ve çık git ne yapacaksan " demiş. Ee şimdi ne olacak, ne mi olacak biz yapacağız bundan sonrasını, kolları sıvadık giriştik duvarların derz dolgularını yapmaya, neyse o ya da bu şekilde çok daha güzel bir iş çıktı ve hiç olmazsa huzur içindeydik. Duvarları biz yaptık, çuvalları biz attık, mermeri biz kestirdik ve yere yerleştirdik ama parayı usta ? aldı...Ne güzel değil mi...

Usta demek sözlük anlamı ile "Bir zanaatı gereği gibi öğrenmiş olan ve kendi başına yapabilen kimse." demektir. Ama şimdilerde herkes ustayım diye salınıyor, (lütfen gerçek ustalar üzerine alınmasın).

Şimdi siz ne dersiniz bu yaşananlara...Ülkemizde niye herkes kendini kedi olmadan fare yakalayıcı sanır ki...

Z/S

1 yorum:

Berrin dedi ki...

tek tek gozumde canlandı :)
emeğine saglık gelınce teftıs edıcem hihihi