26 Ocak 2008 Cumartesi


MUTLULUK ELİMİZDE

Mutluluk aranmaz … bulunmaz da
Yaşanır düşünmeden öylesine
Bırakılır beden ılık bir nehire

Mutluluğun tarifini vereyim mi size?
Derin derin bir nefes çekin önce
Dikin gözlerinizi sonra masmavi semaya
Fırlatın bakışlarınızı bembeyaz bulutlara (grileşmeden)
Kartallarla paylaştığınız gökyüzüne
Martılarla dans ettiğiniz mavi denize
Saklambaç oynadığınız yemyeşil bodurlara
Selam söyleyin mutluluk adına
Adını koyamadığınız, buram buram toprak kokan
İyot kokan, aşk kokan
O nefis havayı çekin içinize bir daha, bir daha, bir daha

Mutlulukla randevulaşın herhangi bir köşebaşında
Beyaz bir gül takın yakanıza
Sakın geç kalmayın ertelemeyin mutluluğunuzu
Kahkahalar atın hayata, inadına, inadına, nispet yaparcasına
İçinizde mezat salonu kurun
Kalbinizden binlerce kelebek uçurun
Midenizde sirk kurun filler koşturun
Ruhunuzda nergis demetleri
Altı su alan Herby’niz





Çocukluğunuzun geçtiği evin arka bahçesine gidin
Saklambaç oynayın kendinizle
Sevinin sobeleyin kendinizi, bir ikizinizi
Hem ebe olun, hem mutluluğa gebe ki
Kendiniz doğurun bebeği
Uçurtmalar kaçırın güneşe
Balonlarınız kovalasın kuşları
Peşi sıra isli camdan bakın koca parlak kırmızı topa
Kafa atın akasya ağacının alt dallarına
Hortumla ıslatın birbirinizi baştan aşağı
Zinciri atmış bisikletten yağdan eldiven yapın bileklerinize kadar
Belki bir daha o eldivenleri giymek için çok geç
Kim bilir...

Elinize geçirdiyseniz de sakın bırakmayın
Mutluluğa yakasından yapışın sıkı sıkı
Avucunuzu çok açarsanız kaçacak gibi
Çok sıkarsanız ölecek gibi
Yani kelebek gibi, benim gibi
Ama yine de uçup gitmesindense
Sıkın avucunuzu ki kaçamasın
Asılın kanadına şen kuşların
Güneş babanın faytonunu ödünç alın
Hediye dağıtın yoksul çocuklara
Çiçekler saçın mutsuz sokaklara
Kocaman gülümsesin ara yollar
Yansın pırıl pırıl lambalar
Altında genç aşıklar öpüşsün
Banklarında ihtiyarlar kucaklaşsın
Sözler ve gözler anlamını kaybetsin
Mutluluk parlaklığında
Avuç avuç saçın sevgiyi


Mutluluğu tarif edebilir misiniz bana
Ben edemem yaşarım
Hissederim
Coşarım kabuğuma sığamam, sığışamam...

Bulutları görünce yağmur için
Kuşları görünce mevsim için sevinirim
Aşkın kokusunu duyunca da kendim için
Duyabilince sesini müziğin
Dans eder pabuçlarım durduramam
Durdurmam
Ritim tutarım ellerim patlayana kadar...

Ve hâlâ aşka inandığımca inanırım sonsuz
Yaşayabildiğimce yaşarım
Kovalayabildiğimce kovalarım
Ta ki yorgun düşüp dizlerimin üstüne çökünce
Sıkı sıkı yapışmışız bir kere bırakmam
Siz de bırakmayın
Mutluluk elimizde
Mutluluk içimizde...





Ne neşeli bir barda, ne romantik bir parkta,ne de lüks bir restoranda...mutluluk sana en yakın olduğum anda…


Z/S

3 yorum:

400 Darbe dedi ki...

Gece gece ne iyi geldi :) Kaleminize sağlık .. Bu tabloyuda pek severim . Benim terapimde çok faydası olmuştu. Ama bu tabloyu en çok da yüzüme yerleştirdiği o aptal gülümseme için seviyorum :)

Berrin dedi ki...

herby nın altı delikti su alıyordu ama mutluyduk o zamanlar değil mi?

çok hoşuma gitti..

Aylin Ünlü dedi ki...

hem yazını okuduğumda hemde tosbağayı görünce hüzünlendim ben,bi,r woswossever ve fun clup üyesi olarak dedim ki hey gidi yazları woswos fun clupla çıktığımız geziler ve hey gidi o gezilerde yaşanan mutluluklar..Son cümlen ise ayrı bir hoşuma gitti..Kalemine sağlık